Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Harika Çocuk nasıl yetiştirilir?, Tim SELDIN

Kaknüs yayınlarından çıkmış Montessori eğitimi ile ilgili bir kitap Harika Çocuk Nasıl Yetiştirilir? Kitabın anlattığı Montessori eğitiminin felsefesine pek uygun düşmeyen bir isim seçilmiş gibi geldi bana. Bu yanlış ve bence itici isim, çevirmenden ziyade Seldin'in hatası gibi görünüyor. Kitabın orijinal ismi: How To Rise an Amazing Child? Montessori'de kim diyenler için kısacık bilgi aktarıp ayrıntılar için bir iki bağlantı adresi vereyim.  Maria Montessori 1870-1952 yılları arasında İtalya'da yaşamış, zamanın bir çok olanaksızlığına karşın mücadele ederek tıp doktoru olmuş ve kendini çocukların erken yaştaki eğitimine adamış bir bilim insanıdır. Mussolini faşizmi döneminde ülkesinden ayrılmak zorunda bırakılan İtalya'nın ilk kadın doktoru, kadın hakları için verdiği mücadeleler ile de anılır. 1952 yılında vefatının ardından 1898 doğumlu oğlu Mario, Montessori eğitiminin yaygınlaştırılması, sistematikleştirilmesi ve sürdürülmesi için çalışmış. Yeniliklere açık,

bayram bitti tatil başlıyor

Yazının başlığını görüp, yanlış yazıldığını düşünebilirsiniz. İki bebek ile bakıcısız, yardımcısız bir hafta geçirince, insan işi tatil gibi görmeye başlıyor. Yıllar önce yüksek lisans tez çalışmamı bitirmeye uğraşırken danışmanım olan profesör neyse ki pazartesi geldi  derdi de anlamazdım. Artık yürümeye başlayan ve tam keşfetme döneminde olan kızlarımız, deyim yerindeyse bir dakika yerlerinde oturmuyor. Hal böyle olunca, yemeklerini hazırlamak, ortalığı toplamak, bulaşıkları/çamaşırları yıkamak için onların uyudukları kısa süreler dışında fırsat olmuyor.  Bebek sahibi olmayı düşünenlere önerim bebekli bir aile ile bir tam gün geçirmeleri :) Böylesi bir gün geçirmenin ülke nüfus artış hızını dizginleyeceği kesin. Böyle yazdığıma bakıp çok bunalmış diyenler için söyleyeyim. Bunaldığım zamanlar olsa bile bu yaşıma kadar aldığım kararlar içerisinde en doğrusu çocuk sahibi olmak diyebilirim. Takvime baktık, önümüzdeki şeker/ramazan bayramına kadar uzun tatil yok :) Herkese iyi tatiller..

Her Temas İz Bırakır, Emrah SERBES

2006 yılında İletişim Yayınları tarafından bizlerle buluşturulan Bir Ankara Polisiyesi alt başlıklı Her Temas İz Bırakır , heyecanla okunan bir polisiye. Ankara'da yaşayanlar için okuması daha bir keyifli. Bildiğimiz mekanlar, iyi betimlenmiş Ankara ayazı, hayatın içinden karakterlerle birleştirilmiş. 1981 yılı doğumlu genç yazarlardan Serbes'in bu ilk romanı, yayınlandığı tarihlerde kitap eklerinde konuşulmuştu. Kitab ı alalı epey zaman oluyor. Kütüphaneyi karıştırırken bulunca, bir solukta okuyamadım. Malum kurban bayramı, bakıcımız izinli. İki bebeğin fırsat verdiği anlarda okuyabildiysem bile bir kaç günde bitirdim.  Romanın akıcı, heyecanlı, gerçekçi olması gibi özelliklerinin yanına bir de diziye konu olması eklendi yakın zamanda. Tahmin ettiğiniz gibi Bir Ankara Polisiyesi Behzat Ç. tam olarak kitaptan diziye aktarılmış bir karakter. Kitaptaki tarife tıpatıp benzeyen Akbaba, Hayalet, Eda, Harun ve diğer karakterler ile Star TV'de yeni yayın saati ve günüyle Salı

Çocuğunuz Sizden Ne Bekliyor? Sağlıklı büyüme ve gelişim için 250 soru-cevap ŞULE YAZGAN / YANKI YAZGAN

Bebekler olduktan sonra insanın hayatı değişiyor. Bu değişim, ev dışarısında geçirilen zamanın kısıtlanmasından, uyku düzeninin değişmesine farklı boyutları içeriyor. Bir başka değişim, ilgide ortaya çıkıyor. Gittiğiniz alış veriş merkezlerinin, daha önceleri koşar adım uzaklaşılan, çocuklara yönelik mağazaların olduğu bölümler dikkatli dikkatli dolaşılıyor. Okuduğunuz kitapların büyük bölümü çocuk/bebek büyütme konulu olmaya başlıyor. Kitap okumaya ayırdığınız zamanın azaldığını göz önüne alınca, okunacak kitabın seçimi konusu daha bir önem kazanıyor. Çocuğunuz sizden ne bekliyor? bu kısıtlı zamanda okunması gereken ilk kitaplardan birisi. Şule - Yankı Yazgan çifti, kitaplarının önsözünde kendilerinin de belirttiği gibi, bir çoklarınca bebek/çocuk büyütme konusunda ideal bilgi/donanıma sahip bir çift olarak düşünülür. Şule Yazgan çocuk doktoru, Yankı Yazgan çocuk psikiyatristi. Ruh ve beden sağlığına yönelik tüm olası durumlarda anında müdahale olanakları var :) Bu duruma ilişki

Tas Kebabı

Osmanlı tariflerine merak salmış olmamın en önemli nedeni tariflerin tutması. Tali neden ise günümüzde unuttuğumuz farklı lezzetler tatma olanağını yaratıyor olması. Bu hafta ismi çok tanıdık, tarifi ise hiç tanıdık gelmeyen bir lezzet: Tas Kebabı. Diyeceksiniz ki bunun tarifinde ne var. Bildiğimiz salçalı, kimi kez patatesli, kuşbaşı et. Bu tespitinizi akılda tutup malzemelere göz atın öncelikle. Bu hafta şarabın dışında pek fotograf yok. Pillerin azizliği. Doğru düzgün bir şarj cihazı almalıyım bir an önce :) Malzemeler: 500 gr kuşbaşı et. Tarifte koyun diyor ancak ben gene dana kullandım. 1 demet maydanoz, 1/2 demet nane, 2 orta boy kuru soğan, 2 tatlı kaşığı anason, 1 tatlı kaşığı tarçın, 1 tatlı kaşığı kaküle, 1/2 bardak su, karabiber, tuz, 2 kaşık tereyağı Yapılışı: Malzemeleri görünce farklı bir tas kebabı olacağını hissettiniz sanırım. Yapılışını okuyunca daha da şaşıracaksınız. Öncelikle maydanoz ve naneyi yıkayıp temizliyoruz (saplarını ayıklıyoruz). Yeşilli

IPTV World Forum Ardından, Teknik Değerlendirme - 2

Üzerinden epey zaman geçti gerçi etkinliğin. Söz vermeme karşın teknik değerlendirmelere devam edemedim. Yeni etkinlikler, biriken işler, yetiştirilmesi gereken evraklar engel oldu. Bu sabah fırsat bulunca ertelemeyeyim istedim. Bu yazı, dizinin ikinci ve son yazısı olacak. Bu yazıda Vestel ve Air Ties ile ilgili bir iki tespitimi sizlerle paylaşacağım. Etkinliğin küçük fuar alanında önemli alanı dolduran iki Türk firmasını görmek sevindiriciydi. Etkinlik İstanbul'da yapılmakla birlikte Doğu Avrupa ve Avrasya'ya yönelik bir etkinlik. Düzenleyicisi ise İngiltere kökenli bir şirket. Katılımcıların arasında yabancılar da var. Vestel, Beko ile birlikte ülkemizin medarı iftarı. Manisa'daki üretim üssünü gezmek isterim. Eğer unutmazlarsa fuar alanında tanıştığım Vestel yetkilileri Manisa'daki tesislere davet ettiler. Beko'nun aksine, yurt dışında OEM ürünlerle (kendi markası yerine başka markalar adına üretim yaparak) var olmuş. Bu stratejilerinde değişikliğe gidecekle

pazar yemeği: Çerkez Salatası

Yemek yapma günü yeniden pazara döndü.  Çerkez Salatası var menümüzde. Öncelikle salatayı tarif ile başlayayım. Baştan söyleyeyim bu tarif de Marianna Yerasimos'un 500 yıllık Osmanlı Mutfağı adlı kitabından. Boyut yayın grubunun mutfaklarımıza hediyesi bir kitap.  Çerkez tavuğunu herkes bilir. Bir çoğumuz adını bilmeden yemişizdir. Çerkez salatası adını gördüğümde, tavuklu bir tarif ile karşılaşacağımı düşünmüştüm. Oysa tarifimiz taze fasulyeli. Öncelikle malzemeler:   Malzemelerimizi sayarsak: Yarım kilo kadar taze fasulye  2 - 3 dilim bayatlamış ekmek 6-8 diş sarmısak 150 gr fındık içi 2 kahve fincanı zeytinyağı tuz ve kekik Yapılışına gelince, öncelikle fasulyeleri yıkayıp temizliyoruz. Kılçıkları varsa almaya çalışıyoruz. Bu işlemi tamamlayınca, fasulyeleri kaynayan suda kısa süreliğine haşlıyoruz. Fasulyelerin diri kalması gerektiği için haşlama süresini abartmıyoruz. Sıra taratorumuzu hazırlamaya geldi. Bayatlamış ekmeğin kenarlarındaki sert

kırmızı sonbahar

Silivri Toplama Kampı, Zulümhane / Mustafa Balbay

Cumhuriyet gazetesinin Ankara temsilcisi ve köşe yazarı Balbay'ın yeni çıkan anı kitabının adı başlıktaki. Gündemi takip edenler bilecektir 600 günü aşkın bir süredir tutuklu Balbay. Kitabı üç bölümden oluşuyor. İlk iki bölüm sürmekte olan dava ile ilgili. Son bölüm ise hapishane gözlemlerine dayanıyor.  Sevdiğinize koşarken hiç cama çarptınız mı başlıklı yazıyı bir baba olarak okurken göz yaşlarım yanağımı ıslattı, boğazım düğümlendi.

Trafik lambasız kent: Ankara.

Ankara, 3 dönemdir devam eden yönetim anlayışıyla, otomobil öncelikli bir kent haline geldi. İş yerimden evime 21 km'lik yol var. Normal bir kentte bu uzunluktaki bir yolda kimbilir kaç tane trafik lambasından geçilir. Kent plancısı olmadığım için bu konuda bir standart falan var mı bilmiyorum. Gezdiğim gördüğüm kentlerdeki izlenimlerimden hareketle trafik akışının hızını kesmek için, kavşaklarda trafik lambalarının kasıtlı olarak kullanıldığına şahit oldum. Hollanda'da Amsterdam'ın bir banliyösünde gördüğüm kavşak daha ilginç idi. Kavşakta lamba yoktu. Ancak yolu düz geçebilmeniz de olanaklı değildi. Kavşağa geldiğinizde karşıya geçmek için önce yarın tur göbekten dönmeniz gerekiyordu.  Şimdi Ankara trafiğini yavaşlatmak için sabit radarlar konuldu bir çok yere. Radara yaklaşırken yavaşlayan trafik radarı geçer geçmez eski hızına ulaşıyor. Ben evime giderken 21 km'lik yol boyunca bir tek trafik lambasına denk geliyorum. O da yolumun sonlarında. 21 km'de tek lamba,

sarı sonbahara devam

en sevdiğim mevsimdir sarı sonbahar

  Sokaklar yere düşmüş yaprakların oluşturduğu tepelerden geçit vermez oldu. Ağaçlarda sararmaya direnen yeşiller olsa bile artık onların da fazla zamanı kalmadı. Bir kaç güne kalmaz onlar da arkadaşlarının yanında yerlerini alırlar. Cam arkasında ısıtan güneşli günler, Tarkan'ın şarkısındaki kış güneşi artık. Cam arkasında ısıtsa bile havayı ısıtacak kadar güçlü değil. Kış yaklaşıyor. Eskiden hüzün veren sarı sonbahara bu sene ilk baharın müjdecisi olarak bakıyorum. Öyle ya, sonbaharın ardından gelecek kış, arkası tekrar bahar. 

evlerde çoğalmaya başlayan yeni teknolojik oyuncak: media player (medya oynatıcı)

Radyo Televizyon Üst Kurulu'nun yaptırdığı iki araştırmanın sonuçları kıyaslandığında bile ülkemizde televizyon izleme sürelerinin azaldığı görülecektir. İkizlerden sonra bu sonbahar ile birlikte televizyon izlemeyenler kervanına katılan birisi olarak bu süreci yakından izliyorum. Bundan 10 yıl önce televizyonda tartışma programları ve haberler dışında bir şey izlemez, iş yerinde yapılan dizi sohbetlerine katıl(a)mazdım. Bundan 5 yıl önce, dönemin tüm dizilerinin sıkı takipçisi olmuş ve bundan ötürü büyük huzursuzluk duymaya başlamıştım. Bu kez iş yerindeki dizi sohbetlerine gönül rahatlığı ile katılmaya başlamıştım. Etrafımda televizyon izlemediğini, hatta evinde televizyonu olmadığını ileri sürüp geçen akşamki dizinin yorumlarına hararetle dahil olanları görüp epey eğlendiğimi hatılıyorum. Ne anlatacaktım, laf nereye geldi. Efendim konumuz ev içi eğlence ekipmanlarının yenilerinden (belki de benim yeni fark ettiklerimden :) medya oynatıcısı. Televizyonun, değiştirilemeyen yayın a

bu işi öğreniyorum galiba: Helva tarifi

Mutfakta zaman geçirmeyi gittikçe daha çok seviyorum. Bu kez bir tatlı ile karşınızdayım: helva. Ne yazık ki helvamızın yapılış sürecini fotograflama projem, pillerin su koyuvermesi ile proje aşamasından öteye gidemedi. Gene de merak edenler için söyleyeyim tadı ve görüntüsü yerinde bir helva yapmayı başardım. Efendim lafı uzatmadan tarife geçelim. Önce malzemelerimiz: Yarım bardak un, Yarım bardak buğday nişastası, Yarım bardak pirinç unu, 3 bardak süt, badem ve/veya fındık, 2 bardak şeker, tereyağı, öncelikle sütümüze şekeri ilave edip ısıtıyoruz. Bulduğum tarifte kaynatın diyor ancak zaten pastörize süt kullandığım için ayrıca kaynatmaya ihtiyaç duymadım. Şekeri eritecek kadar ısıtılan süt yeterli oldu. 3 çeşit unumuzu karıştırıyoruz. Tarife uygun olarak 3 çeşit yazdım ama evde buğday nişastası yerine mısır nişastası varmış. Onu koymadım. Diğer iki unun miktarlarını arttırdım. Tereyağını, tarifte 125 gr diyor, eritip biraz soğumaya bırakıyoruz. Yağın bir süre soğumasını bekl

Takunyalı Führer, Ergün Poyraz

Bu kitaba ilişkin bir şeyler yazıp yazmamak konusunda kararsız kaldım uzun süre. Bu kararsız kalışım bile epey anlamlı. İnsan okuduğu bir kitaba ilişkin bir iki not düşmek isterken bu kadar düşünür mü? Neyse, kitabın konusu malum. Konusu hakkında bir şeyler yazmayacağım. Tek ve bence en önemli özelliği, toplumsal belleğimizin ne kadar zayıf olduğunu hatırlatması. Kitapta yazılanların neredeyse tamamı başka kaynaklarda zamanında yayınlanmış bilgiler. Alt alta okuyunca ve hatırlayınca ilginç oluyor...

IPTV World Forum Ardından, Teknik Değerlendirme - 1

Yazının başlığını Teknik Değerlendirme - 1 dedim. Bunun bir dizi yazının ilki olduğunu düşünerek öyle yazdım. Pek uzun yazmayacağı, dizi yapmayı düşündüğüm için. Öncelikle Türk Telekom ve TTNet üzerine görüşlerimi yazayım. Etkinliğin ana destekçilerindendi her iki şirket. Türk Telekom'un üst şirket olarak görürsek, ki öyle aslında, Argela, TTNet ile birlikte sergi alanında büyük yer almışlardı. Argela, yazılım geliştirme alanında çalışıyor. TTNet, malum internet servis sağlayıcısı. Türk Telekom'un etkinlikte açıkladığı stratejisine göre IPTV , internet ve Voice over IP (IP üzerinden ses:VOIP) hizmetini TTNet üzerinden sunacak. İnternet ve telefonu tek faturada birleştirmeyen Türk Telekom, üç hizmet için tek fatura dönemine geçmeyi planlıyor. IPTV'yi itici güç olarak kullanacak. 3 farklı ekrandan (telefon, televizyon ve bilgisayar) televizyon izlemenin olanaklı olacağı ileri sürülüyor. Planlaması kolay, uygulaması ise zor bir hizmet IPTV. Multicast broadband internet bağl

Üç Küçük Kuzucuk, Pembe Kurbağa Tiyatrosu

Bloga tiyatro oyunu yorumu girmeyeli epey zaman olmuş. Blogdaki kayıtlara göre en son 15 Şubat 2009 tarihinde Ölüm ve Kız adlı Ankara Sanat Tiyatrosu'nun sahnelediği oyunu izlemişim. Bir yıldan uzun süre sonra yeni bir oyun ile karşınızdayım: Üç Küçük Kuzucuk. Daha önce tek perdelik oyunlar izlemiştim. İlk kez bu kadar kısa bir tek perdelik oyun izledim: 30 dakika. İzleyiciler, yani oyunun asıl hitabettiği kesim, bizim ufaklıklar ve kimi onlardan bir kaç ay büyük kimi bir kaç ay küçük akranları. Pembe Kurbağa Çocuk (belki bebek demek daha doğru) Tiyatrosu'nun oyununu izledik ailecek. Bebek/çocuklara yönelik oyun nasıl olurmuş görmüş olduk. Bol müzikli, bol alkışlı, bol tekrarlı ve bol mesajlı. Hepsinin ötesinde bol eğlenceli :) Küçük bir salonu dolduran, kimi minderin kimi halının üzerinde oturmuş bücürükler ile kimi sıkıntıdan patlayan kimi eğlenen yanlarındaki velileri. Sahnede yaptığı işi önemsediği ve aynı zamanda keyif aldığı hissedilen Ali Nihat Yavşan ile ismini bilmed

3Ç: Çarşamba Çibo çılgınlık

3G özellikli cep telefonum yok ancak 3Ç özellikli hayatım var. Takipçileri beni anlayacaktır. Çarşamba günleri alışveriş merkezlerinin açılış saati olan 10.00'da tıklım tıklım dolan Tchibo (okunuşu ile Çibo)'dan bahsediyorum. Web sayfasındaki bilgilere göre 1949 yılında kurulan şirket günümüzde 60 ülkede 1300 mağaza ve 120.000 satış noktasında, ülkemizde her hafta değişen temalarıyla farklı ihtiyaçlara yanıt veriyor. Çarşamba günleri, eğer kadın ve/veya çocuğa yönelik bir tema var ise Tchibo mağazaları görülmeye değer. Birbirinin elinden ürün kapma telaşındaki insanların arasına bu çarşamba bendeniz de katıldı. Rafların derinliklerinde kaptığım iki çift bebek botu ve birinin bırakmasını fırsat bilip yapıştığım diz altı çoraplarını sıkı sıkı kucaklayarak 30-35 dakika kasa kuyruğunu bekledim.  Sonra ne mi oldu? Birçokları gibi perşembe günü aldığım botları iade ettim. Çünkü en küçük boy bile bizimkilere büyük geldi. Diz altı çoraplarının numarasına hiç bakmadığımı fark ettim eve

haftanın yemeği: tavuk kavurması / bulgur pilavı

Biliyorum biliyorum. İstikrar diyeceksiniz. Hani pazardı, geçen hafta cumartesi oldu, bu hafta perşembe diyeceksiniz. Ne yapayım, en istikrarlı olduğum konu bu: istikrarsızlık :) İki hafta öncesinde başladığım yemek mevzusunun bu haftaki konukları gene Osmanlı mutfağından, bir kez daha 15. yüzyıla ait bir yemek: tavuk kavurması + bulgur pilavı (ki pilav, tamamen uydurmasyon tarifine ait :) ile Şili'li madencilere selam olsun diye bir Şili şarabı: Frontera. Kendisi Chardonnay cinsi üzümlerden üretilmiş leziz bir beyaz.Orijinal tarifi merak edenler Boyut Yayın Grubu'nun Marianna Yerasimos tarafından hazırlanan 500 Yıllık Osmanlı Mutfağı kitabına bakabilir. Birazdan okuyacağınız tarif, Yerasimos'un tarifinin bozulmuş (tahrif edilmiş) halidir. Bu hali de gayet lezzetli oldu, baştan söyleyeyim :)  Efendim öncelikle malzemelerimiz :  bir kaşık un, 5 yumurta, 2 orta boy kuru soğan, 3 kaşık kadar sıvı yağ, 500 gr kadar tavuk eti, 1 kaşık kadar sirke, kimyon

IPTV World Forum ardından, gözlemler

Etkinliğin teknik değerlendirmesini önümüzdeki haftaya bıraktım gerçi. Ancak, haftaya kadar bekleyemeyenler için kısa kısa gözlemlerimi aktarayım. Ayrıntılı değerlendirmeler gelecek merak etmeyin... Türk Telekom, yaklaşık 5 yıl önce başladığı IPTV projesinde sona gelmiş. TTNet şirketi üzerinden IPTivibu (TTNet CEO'sunun sunumunda, ki konferansın tümü simultane tercüme falan yapılmadan sadece İngilizce'ydi, bu ismin İngilizce'de that is IPTV anlamına geldiğini söyleyince fark ettim IP tivi işte bu anlamında bir kısaltma olduğunu :) adlı hizmeti sunmaya 2 hafta önce başadıklarını duyurdular. Konferansta soft launch (yumuşak duyuru ?) olarak yapılan duyuru ile hizmetin başlatıldığı söylense bile henüz web sayfasında bu konuyla ilgili bilgilere ulaşılamıyor.  IPTivibu hizmeti için en az 8 MBit/saniye hızında TTNet internet aboneliği gerekiyormuş. Şimdilik 101 kanal, ki bunların içerisinde HD olanları da olacakmış. Etkileşimli hizmetler, flick uygulaması falan da sunula

IPTV World Forum İstanbul'un ardından

Bu satırları yazarken etkinliğin ikinci günkü programı devam ediyor. İki günlük, oldukça yoğun program tam zamanında başlaması, zaman çizelgesine uygun devam etmesi ile uluslararası bir organizasyon olduğunu belli etti. Katılım ücretinin yüksekliğinin getirdiği en önemli sonuç etkinlik izleyicilerinin gerçekten ilgili kişiler olmasıydı. Sadece ilk gününü takip edebildiğim etkinlikte TTNet ve AirTies CEO'ları gibi çok üst düzey konuşmacılar söz aldı. Oturumların araları, toplantı salonunun önündeki fuayede kurulan sergileri gezmek için yeterli uzunlukta tutulmuştu.  İstanbul'un en kolay ulaşılabilen otellerinden birisi olduğunu düşündüğüm Mövenpick'in seçilmiş IPTV Forum için. Levent metrosunun çıkışında yer alan otel, aynı zamanda Fatih Sultan Mehmet köprüsünün dibinde. Levent metrosundaki otobüs duraklarında Sabiha Gökçen havaalanına direkt giden İETT otobüsü kalkıyor. Zaten Atatürk havaalanına raylı sistemle, aktarmalar yaparak ulaşılabiliyor. Sabah 6 uçağı Atatürk hav

IPTV World Forum Eastern Europe etkinliğine katılacağım

Etkinliğe ilişkin bilgileri daha önce paylaşmıştım. Yarın, bir günlüğüne İstanbul'a giderek etkinliğin Salı günü olan bölümüne katılacağım. Benim açımdan bir çok ilke sahne olacak bu katılım. Kızlarımın doğumundan bu yana onlarsız ilk kez şehir dışına çıkıyor olacağım. İlk kez bu kadar uzun süre onlardan ayrı olacağım. İlk kez şehir dışındaki bir etkinliğe (mesleğim ve işim ile ilgili olmasına karşın) katılmak için tüm masraflarını cebimden karşılayıp, senelik izin kullanıyor olacağım. Neyseki katılım ücreti konusunda organizatörler kolaylık sağladılar. Ücretsiz katılım hakkı sundular.  Neyse, önemli olduğunu düşündüğüm bu etkinliğe ilişkin gözlemlerimi, bir gazeteci dikkati ile, not alıp blogumda paylaşacağım. O güne kadar sağlıcakla kalın...

FM bandında yeni keşfim: Best FM

Aslında Türkiye'nin ilk ulusal radyolarından birisi Best FM. Ancak benim yeni dikkatimi çekti. Özellikle sabahları Cem Arslan'ın yaptığı program NTV Radyo'nun İşe Giderken'inden ayrılmama neden oldu. Telefon konuklarıyla uzun ve doyurucu içerikli konuşmalarını ilgiyle takip ediyorum. Ankara için frekansı 98.3 MHz. Best FM web sayfasında diğer illerdeki frekans bilgileri verilmiş...

buyurun bu pazarın yemeğine: Terkib-i Çeşidiyye

Bu hafta, yazı her ne kadar pazar gününde yayınlanıyor olsa bile, yemeği cumartesi akşamı yaptım. Söz konusu yemeğimiz 15. yüzyıl Osmanlı tarifi olunca, pazar akşamını bekleyip pazartesi yenecek bir yemek yapmak istemedim. Cumartesi akşamından yapıp, tadı beğenilmezse pazar günü ben yerim diye düşündüm. Günlerden cumartesi olunca TRT Müzik kanalındaki Ferhat Göçerle programını izlemek durumunda kaldım. Ankara'nın ayazında Kent Park alışveriş merkezinin açık alanında o kadar konuğu nasıl ikna ettiklerine şaşırarak izledim programı yemeğimi yaparken. Konuk sanatçı Muazzez Ersoy bile sahneye şal ile çıktı. Programı kapalı mekana alma konusunu gündeme getirir umarım birileri, seyirciler telef olmadan :) Tarifi denemeye karar verdiğimde, Marianna Yerasimos'un 500 yıllık Osmanlı Mutfağı kitabına güvenim sonsuzdu. Kitap, güvenimi bir kez daha boşa çıkarmadı. Malzemelerden başlayıp yemeği anlatayım. Bu kez yemeğin aşamalarını ve sonucunu fotografladım. Umarım beğenirsiniz... Önc

pazar yemeği...

Bu pazar ne pişireceğime karar verdim. Osmanlı mutfağından bir tarif sayfaya eklenecek yarın, bilemediniz pazartesi karşınızda: Terkib-i Çeşidiyye. 15. yüzyıla ait bir tarif. Tarifteki malzemelerin biri hariç tamamını buldum. Asya'nın yüksek dağlarında yaşayan bir tür erkek ceylanın derisinin altındaki bir bezden çıkartılan müthiş güzel kokulu bir madde olan miski bulmak mümkün olmadı. 

Maltepe pazarı muamması

Malumunuz geçenlerde bir yazı yazdım Maltepe pazarı ile ilgili. Malltepe Park'ın içerisinin yeniden düzenlenerek eski Maltepe pazarı esnafının buraya taşınacağını söyledim. Bugün, eski esnafın büyük çoğunluğunun yerleştiği Cemal Gürsel Bulvarı kenarındaki pazara uğradım. Esnafla sohbet ederken yakında yeni yerinize taşınacaksınız sanırım dedim. Aldığım yanıt beni oldukça şaşırttı. Malltepe Park'ta yeni bir Maltepe pazarı kuruluyormuş. Eski pazar esnafı ile pek ilgisi yokmuş. Hatta Maltepe Pazarı isminin kullanımı ile ilgili davalık olmuşlar.  Biz tüketiciler için rekabet iyidir diyelim. İki Maltepe pazarının olmasının bence bir sakıncası yok. Sayfamda hatalı bilgiler vermemek adına son öğrendiklerimi paylaşayım istedim.. .

IPTV World Forum Eastern Europe bu yıl İstanbul'da.

Konu ile ilgililerin merakla beklediği etkinlik ilk kez ülkemizde gerçekleştirilecek. Mövenpick Hotel, İstanbul'da 12-13 Ekim (yani haftaya salı-çarşamba) günlerinde toplam 9 oturumda önemli konuşmacıların yer alacağı IPTV World Forum Eastern Europe ile ilgili ayrıntıları web sayfasında bulabilirsiniz. Etkinliğe katılım ücretli. Ücretler epey yüksek. 5 Ekim'den önce kayıt yaptırmışsanız, ki bu iletiyi yazdığım tarih düşünülünce artık çok geç :), 1499 € ödemeniz gerekiyor. Bugün kayıt yaptırırsanız ise 1799 € ödeyeceksiniz. Ancak Free Operator Pass adlı bir seçeneğiniz daha var. Free Attendance For Service Providers olarak ayrıntılandırılan bu seçeneğin tam olarak kimleri kapsadığını çözemedim. Eğer IPTV hizmet sağlayıcılar kastediliyorsa Türk Telekom, TTNet, Superonline gibi şirket çalışanları kapsanmış oluyor. İşin doğrusu kendimi de o kategoriye sokup kayıt yaptırdım :) Ancak kaydımın geçerli sayılıp sayılmadığı belli değil henüz. Neyse, fırsat bulursanız önemli bir etkinlik

yeni pazar eğlencesi: yemek: Sütlü irmikli kabak çorbası

Ne zamandır kendime ait bir rutimin (tekrarımın) olmadığını fark ettim bu gün acıyla. Çok eskiden (bundan 15 yıl kadar önce) cumartesileri Express günüm olurdu. Sonra kendime ayrıdığım her ayın ilk perşembesi oldu. EMO danışma kurulu günü. Express, ne yazık ki, artık çıkmıyor, EMO'ya gitmek içimden gelmiyor. Yeni bir rutin bulmak elzem oldu. Sonunda buldum: Yemek artı blog yazısı. Rutin şu şekilde olacak. Pazar günü akşamları 21-22 saatleri arası o hafta seçtiğim bir yemeği pişireceğim TRT Müzik kanalında Türkü Söylemek Lazım programı eşliğinde g ene hafta içi belirlediğim bir şarabı tadarken. Sonra pişirdiğim yemeğin tarifini sizlerle paylaşacağım. Bu gün biraz geç kaldım paylaşma işinde. Ertesi güne sarktı yazının tamamlanması. Yılların arkadaşı/dostunu çevrimiçi (online) görünce uzayan sohbet, yazıyı geciktirdi. Neyse, geç olsun güç olmasın... İlk yemek kabak çorbası. Önce yemek ve işte malzemeler: Haliyle kabak. Adı üstünde kabak çorbası kabaksız olmaz. 3 tane yeterli oluy

Cloud computing, sanallaştırma, gereksiz yatırımlara çare olabilir mi?

Dün Grand Ankara Rixos otelinde Koç Sistem , VMWare ve Hayat Bilgi tarafından düzenlenen sanallaştırma etkinliğine katıldım. 1990'ların sonlarında bilgi işlem bölümünde çalışırken hep kafama takılırdı. Her hizmet için ayrı sunucu almak gerekli mi? Sadece yazı yazmak için bilgisayar kullanan birisine son sistem (her ne demekse :) bilgisayar verilmeli mi? Neyseki bu soruları soran tek ben değilmişim.  Amerika'da başlayıp Avrupa'ya yayılan ve yavaş yavaş ülkemize gelen sanallaştırma ve bir sonraki aşaması olduğunu algıladığım bulut bilişim önümüzdeki dönemin temel konuları olacak. Ne yazık ki etkinliğin açılış konuşmaları sonrasındaki teknik sunumlarını izlemeye vaktim olmadı. Son derece anlamsız bir çağrı ile bu önemli etkinliğin asıl ilgi çekici bölümüne katılamadım. Sanallaştırma hem sunucuların bir havuz içinde hizmet vermesini hem de masaüstü bilgisayarların modern aptal terminallerle değişmesine olanak sağlıyor.  Bu bağlamda, eğer yanlış anlamadıysam artık yerel alan a

Sayısal kablo, sayısal uçuruma çözüm olabilir mi?

Türkiye İstatistik Kurumu'nun verilerine göre ülkemizde nüfusun yarısından fazlası hayatında internet kullanmamış. Bilgisayar sahipliği verileri de internet kullanımı verilerine yakın. Bilgisayara sahip olmayan, internet erişimi olmayan çoğunluğa internet üzerinden sunduğunuz e-devlet hizmetlerinin ne faydası olacak? Gerek gelir düşüklüğü, gerek eğitim yetersizliği nedeniyle günün sunduğu nimetlere erişim şansı bulamayan bu kesime e-devlet hizmetlerine nasıl eriştireceğiz? Birleşik Krallık'ta ikibinlerin başında kafa yorulan benzer sorun sayısal televizyon ile çözümlenmiş. 2003 yılında Birleşik Krallık'ta sayısal televizyon sahibi hane oranı %50'den az iken, televizyonun getireceği kullanım kolaylığı da düşünülerek, internetin yanı sıra televizyon üzerinden e-devlet hizmetlerinin sunulması planlanmış. 2002 yılında ilk olarak Kirklees'de, ardından bir çok yerel yönetimde e-hizmetler sayısal televizyon üzerinden sunulmaya başlanmış. Bu kadar yazıyı neden yazdım? Ülkem

Semizotu yemeği (ya da yemekciği)

Epey uyduruk bir yemek. Aslında yemek bile sayılmaz belki. Ben yaptım, yedim, beğendim. Paylaşayım istedim. Umarım siz de beğenirsiniz. Önce malzemeler: 1 demet semizotu 1 kuru soğan biraz sarımsak (keyfinize göre, isterseniz hiç katmayın) 2 domates 2 etimek zeytinyağı, tuz Semizotunu güzelce yıkayıp elimizle ufak parçalara ayırıyoruz. Bu işleme başlamadan yemeklik doğradığımız soğanı tencereye koyup yağda çevirmeye başlarsak zamandan kazanıyoruz. Semizotunu tencereye ekliyoruz. Soğanın pembeleşmesini falan beklemenize gerek yok. Birlikte güzelce pişiyorlar. Ardından domates, sarımsak (ben biraz diri seviyorum sarımsağı o nedenle soğan ile birlikte koymadım) ekleyip ağzı açık tenceremizde pişiriyoruz. Semiz, bir süre sonra kendini bırakıp tencerenin içinde kayboluyor adeta. Pişmiş yemeğimizi (yemekcik de diyebilirsiniz) 2 etimek koyduğumuz tabağımıza alıyoruz. Üzerine tuz ve biraz daha zeytinyağı ekleyip afiyetle yiyoruz.