Ana içeriğe atla

Kayıtlar

"Metal Fırtına", Kitap

Son zamanlarda çokca konuşulan kitabı sonunda ben de aldım Cumartesi günü. Pazar günü ise bitirdim. Kitap ile ilgili okuduğum ve dinlediklerime hiç değinmeyeceğim. Konu herkesçe malum: Amerika, Türkiye'yi işgal ediyor. Heyecan ile okunan bir kitap değil Metal Fırtına. Askeri terimler ve özellikle ABD ordusunun birimlerinin isimleri çok sık kullanılmış. Sanırım gerçeğe yakın olsun diye böyle bir yol seçmiş yazarlar. Yer yer karakter tahlillerine girilmiş olsa bile, ne yazık ki, oldukça yetersiz kalmış. ABD Başkanı olarak seçilen karakter inandırıcılıktan uzak. Bir de gene inandırıcı gelmeyen diğer büyük ülkelerin ABD işgalinin sebeplerini anlayamamış olmaları. Sonuç olarak vaktiniz varsa, savaşın ne kadar korkunç olduğunu hatırlamak istiyorsanız okuyabileceğiniz bir roman.

Varolmanın Dayanılmaz Hafifliğ, Milan Kundera

Milan Kundera, hiç şüphesiz, en önemli Çek yazarlardan biri. Uzun süredir kitaplarını okumak istiyordum. Sonunda, yıllar sinema filmi olarak izlediğim, Varolamanın Dayanılmaz Hafifliğini okumaya başladım. Kitap, filmden oldukça farklı. Aslında böyle bir kitabın filmini çekmek olmayacak duaya amin demek olmuş. Kitap temel alınarak yapılacak her film sadece erotik film olma tuzağıyla karşı karşıya. Benim izlediğim filmde de yaşanılan ilişkilerin arkasında yatan nedenleri görebilmek için uğraş vermek gerekiyordu. Sonuçta henüz sonuna ulaşamasam bile değişik bir teknikle yazılmış romanı beğenerek okuyorum. Sonuna geldiğimde daha ayrıntılı yorum yazmaya çalışacağım.

Hayatın Bunaltıcı Yüzü (1)

Büyük şehirde yaşayan ve çalışmak zorunda olan çoğunluktansanız yazdıklarımı daha iyi anlayacaksınız. Bizim gibilerin, yani işi olan şanslıların, hafta içi sıradan günü sabah 7 gibi başlar. Fokurdayan su ısıtıcısının sesi sabah sabah haber veren televizyonun sesine karışırken, önceki geceden beri ne değişmiş olabilir ki diye düşünmeden dikkatle dinleriz söylenenleri. En iyi olasılıkla on saat sonra döneceğimiz evimize veda edip kendimizi yollara vururuz. Kentin trafiğine, iş yerinin yakınlığına, ulaşım aracının hızına göre yarım saat ile iki saat arası süren yolculuktan sonra iş yerine ulaşırız. Para kazanmak için bedenimizi ve ruhumuzu kiraladığımız iş yerinde kira bedeli karşılığı üretmek zorunda olduğumuz "iş"i üretip akşam olmasını bekleriz. Akşam olunca farklı bir şey olmayacağını biliriz oysa. En iyi olasılıkla sinema, konser, tiyatro gibi yerlere gidip "eğlenecek", genellikle ise akşam yemeği sonrası televizyon karşısında yerimizi alacağız. Sevdiklerimizle ke

"Pardon", Film

Pardon, Mert Baykal'ın ilk yönetmenlik denemesi. Ancak filmi izlerken Sinan Çetin'in Propaganda filmindeki dile benzer bir dil gördüm. Pardon'un yapımcısının Sinan Çetin olması etkilemiştir belki yönetmeni. Bir de ilk filmde kendine has dil yakalamasını beklemek haksızlık olur. Ferhan Şensoy, hiç tartışmasız, döneminin en iyi oyuncularından. Bu filmde de Rasim Öztekin ve Ali Çatalbaş ile birlikte iyi oynamış. Senaryoyu da Şensoy yazmış. Görülüyor ki komiklik yapmak için küfür etmek, film çekmek için Küba'ya gitmek gerekmiyor. Filmle ilgili tek eleştirim bir çok sahnede çok bariz hale gelmiş gizli sigara reklamı. Bildiğim kadarıyla sigara reklamı yapmak yasak. Bu durumun var olup olmadığı ileride ortaya çıkacak. Bir de filmin sonu zorlama olmuş. Keşke hapisten çıktıklarında film bitseydi.

Liva Pastanesi

Ankara'nın güzelliklerini yaz yaz bitmiyor (!). Özellikle doğal güzelliklerini. Denizini mi anlatsam, derelerini mi, çaylarını mı bilemedim. Bu nedenle işini düzgün yapan, kaliteli hizmet sunan mekanları yazmaya karar verdim. Liva Pastanesi bunlardan biri. 1993 yılında ilk şubesini kurmasına karşın, kısa sayılabilecek bir sürede, Ankara'nın köklü pastanelerinden birisi haline geldi. Web sayfasındaki bilgilere göre Ankara'da 6 şubesi var. Bizim tutkunu olduğumuz kestaneli pastası. Krokanlı ve fıstıklı-çikolatalısı da çok güzel. Pastalar her daim taze. Servisi ücretsiz ve hızlı. Ayrıca internet üzerinden de pasta siparişi verebiliyorsunuz. Özel günleriniz için web sayfasından onlarca çeşit pasta içerisinden seçim yapabilirsiniz. İyi ki varsın Liva. Umarım hizmet kaliten düşmeden şubelerin çoğalır.

"Sideways" (Fim)

Sideways , Avrupa filmlerine benzeyen bir Amerikan yapımı. Film, şarapsever Miles ile kadınsever Jack ikilisinin bir haftalık şarap ve kadın dolu gezisini anlatıyor. Santa Barbara yöresinin üzüm bağları ve şaraplarının başarılı tanıtımını izleyince ilk aklıma gelen Türkiye'de geçen benzer bir öykü çekmek oldu. Elazığ, Diyarbakır, orta Anadolu, Trakya kendine has üzümleri ve şarapları ile hoş bir filme konu olabilir. Çevremize bakınca etrafta ne kadar çok Jack ve Miles olduğunu görüyor insan. Kendisine saygısı olmayan, bencil, hayata sadece zevk almak için geldiğini düşünen Jack gibileri günümüz dünyasında tercih ediliyor. Yaşadığımız düzen de bunu dayatıyor insanlara.

"Sen de gitme Triyandafilis" (Tiyatro)

Bu sezon devlet tiyatrolarının en çok sevilen oyunlarından birisi "sen de gitme Triyandafilis" . İnternetteki tanıtım yazısında 2 perdelik oyun özetlenmiş. Zekası geri kalmış Triyandafilis isimli kız çocuğunun Hatay'ın karmaşık döneminde yaşadıkları anlatılıyor oyun boyunca. Sahnenin kullanımı oldukça başarılı. Üç parçalı asansör sistemi kurulmuş. Sahneler arası geçiş genellikle bu asansör ile yapılıyor. Ancak biraz gürültülü çalışıyor asansör. Oyunculuklar başarılı. Öyle sanıyorum ki oyunu fazlaca beğenmemiş olmamın nedeni yakın zaman önce Schubert ve Şevki Bey isimli oyunu izlememiş olmam. Tiyatro oyunlarında her şeyin net olarak sunulması yerine kimi sembollerin kullanılmasını daha çok seviyorum. Sen de gitme Triyandafilis oyununda her şey netti. Her şeye karşın 6YTL'ye böyle bir eseri izlememizi sağlayanlara teşekkürler...

Frankfurt -Almanya

Frankfurt Almanya'nın orta batısında yer alıyor. Bulunduğu eyaletin başkenti ise Wiesbaden. Kentin içerisinden geçen Main (Mayn diye okunuyor meyn değil) nehri ise Wiesbaden yakınlarında Ren nehri ile birleşiyor. Bulunduğu eyaletin başkenti olmasa bile Almanya'nın ve belkide tüm Avrupa'nın finans başkenti Frankfurt. Avrupa Merkez Bankası başta olmak üzere 400'ün üzerinde banka var. Bulunduğum diğer Avrupa kentlerinde olduğu gibi gene çok iyi işleyen toplu ulaşım sistemi, düzenli akan trafik, temiz sokaklar ve genelde saygılı insanlar burada da var. Diğer Avrupa kentlerinden farklı olan ise oldukça yüksek binalar. Gökdelenler Frankfurt'un simgelerinden. Avrupa Merkez Bankası'nın binası da bunlardan biri. Binayı önündeki ? sembolünden tanımak mümkün. Kentte bir çok müze, sinema ve tiyatro salonları, konser salonları var. Müzeleri gezmek için 26 müzeyi kapsayan bir bilet var. Ana istasyondaki turizm danışmadan alabilirsiniz. Öğrenci kimliğiniz toplu taşıma dışında

"Schubert ve Şevki Bey" (Tiyatro)

Son dönemlerde izlediğim en iyi oyunlardan birisi. Devlet Tiyatroları Yeni Sahne'de sergileniyor . Oyuna ilgi bir hayli fazla. Bu benim ikinci izleyişim. İkinci kez izlediğim ilk oyun. Salonun girişine izleyenlerin fikirlerini belirtebilmeleri için konulmuş defterden okuduğuma göre 12. kez izleyenler bile var. Hayat, sanat, varolma gibi konuları işleyen, birbirine benzer iki müzisyenin hayatlarından yola çıkarak bunu başaran bir oyun. Tek perde 75 dakika kadar sürüyor. Özellikle sahne kullanımı çok başarılı. Işık, aksesuar ve müzik yardımı ile (piyano çalınıyor canlı olarak) sahneler ve devirler arası geçiş yapılıyor. Kişi başı 6 YTL (iki paket sigaradan bile ucuz) karşılığında bu oyunu izleyebildiğimiz için emeği geçen herkese binlerce teşekkür.

Serbest yazı denemesi - 1

Bu günden başlayarak, fırsat bulduğum günlerde, roman gibi devamlılığı olan kısa yazılar yazmaya çalışacağım. Bu yazılardaki karakterlerin ve olayların gerçek hayatla ilgisi yoktur. Olabilecek benzerlikler yalnız tesadüften ibarettir. SERBEST YAZI DENEMESİ - 1 O gün daha öncekilerden farklı başlamamıştı. Sabah her zamanki saatte kalkıp, her gün yapmaya alışageldiği işleri yaptıktan sonra giyinip servise doğru yola çıktı. Son zamanlara, eskiden yaptığı ve çok sevdiği, serviste okumaya yeniden başlamıştı. Roman okumak zor olsa bile öykü, dergi okumak hem geçen zamanı değerlendirmek açısından hem de servisteki boş tartışmalara katılmasını önlemek açısından yararlı oluyordu. Zaten yol çok uzun sürmüyordu. Romanda bir bölüm bitiremeyince kaldığı yeri unuttuğu için bulduğu bu çözümü beğendi. Bir yandan okurken bir yandan radyoda çalan ezgiye kulak kabarttı. Pop müziği sevmese bile özellikle Türk Sanat Müziği çalgılarının kullanıldığı parçaları ilgiyle dinliyordu. Hafta sonu yaklaşmaktaydı. B

Özelleştirme - Güzelleştirme (!)

Özelleştirme, tanım gereği, kamu mülkiyetindeki bir işletmenin ya da sektörün özel sektöre devrine denilir. Ülkemizde 1980'ler sonrası duymaya başladığımız bir söz olsa bile önemli uygulamalar 1990'lı yıllara rastlar. Aslında kıta Avrupasında ve İngiltere'de 1980'li yılların başlarında büyük kamu şirketleri özel sektöre devredilmiştir. Özelleştirme savunucularının temel dayanakları kamu işletmelerinin, hükümetlerce "arpalık" olarak kullanıldıkları, zarar eder hale geldikleri, verimliliğin düşüklüğü, kamunun sırtında kambur oldukları yönündedir. Bu söylenenlerin hepsinin doğru olduğu kabul edilse bile, ki hararetle özelleştirilmesi gerektiği savunulan Türk Telekom yıllardır kar etmektedir, Tüpraş en büyük sanayi kuruluşudur ve kar etmektedir, gene de mülkiyetin neden özel sektöre geçmesi gerektiğini açıklamaz. Hükümetin kamu girişimleri üzerindeki etkisini azaltmanın tek yolu mülkiyetin değiştirilmesi değildir. Eğer girişimleri (kurum ve kuruluşları) kamu denet

Aşk Köpekliktir, Ahmet Ümit

Ahmet Ümit polisiye romanları ile ün yapmış. Son kitabı Aşk Köpekliktir ise aşk üzerine yazdığı, polisiye kokan, öykülerden oluşuyor. Özellikle aşk bir cinayettir ve aşk bir ütopyadır isimli öykülerini çok beğendim. Aşk bir ütopyadır öyküsünde tanımlanan dünyada kim yaşamak istemez ki. Ne yazık ki, dünyanın gidişine bakınca, öykünün sonundaki gerçek dünya bizim geleceğimize daha çok benziyor. Son öyküyü, aşk köpekliktir, ise beğenmedim. Sanırım nasıl gelişip sonuçlanacağı ile ilgili fikir değişikliği olmuş yazarken. Bence aşk zamanla olacak bir şey değil. İnsanın tercihine kalmış bir şey de değil. Sevmek, nefret etmek gibi duygularımızı kontrol edebiliriz. Seveceğimiz insanı seçebiliriz. Ancak aşk başka. Aşık olup olmamayı seçemeyiz. Yapabileceğimiz tek şey onu yok saymak olabilir. Çok sağlıklı bir durum olduğunu da söyleyemeyeceğim. Kişiyi tamamen savunmasız bırakan bir durumdur aşk bence. İnsan bir kez savunmasız kalınca diğeri karşısında, kendisini bir kez daha aynı duruma düşürm

"Kestaneli Lezzet Topları" Tarif

Malzemeler 1 kg Kestane, 2 Adet Çikolata, 10 Kaşık Şeker, Bir Paket Hazır Çikolata Sosu Yapılışı Öncelikle bu lezzetli tatlıyı bulduğu ve yaptığı için sevgili eşim Evren'e teşekkürler. Kestaneleri çizip kaynatıyoruz. Düdüklü tencere kullanırsak daha kısa sürede kaynıyor. Kestaneleri soyduktan sonra karıştırıcıya koyup üzerine şeker ekliyoruz. Şeker ve kestaneler karışınca hamur kıvamına geliyor. Kestane hamurundan küçük toplar yapıyoruz. Toplarımızı bulayacağımız sos için hazır çikolata sosunu paketin üzerindeki tarife göre hazırlıyoruz. Lezzet toplarını, çikolata sosuna batırıp biraz soğumaya bırakıyoruz. Son olarak üzerine istersek hindistan cevizi döküyoruz. Afiyet olsun...

Toplantı Yapmak

Eğer iş hayatının içerisindeyseniz "toplantı yapma"nın ne demek olduğunu bilirsiniz. Hele gündem, genel değerlendirme yapmaya uygun olacak kadar geniş belirlendiyse. Saatler süren, sıkıcı, hiç bir yarar sağlamayan ve hiç bir karar alınamayan süreç başlamıştır artık. İşin güzel tarafından bakarsanız, yöneticinizin haberi varken arkadaşlarınızla konuşup sohbet edebilirsiniz. Üstüne çay kahve içersiniz. Şimdiye kadar katıldığım toplantılardan, verimli geçenleri düşününce ortak özelliklerinin, gündemlerinin çok iyi belirlenmiş olduğunu farkına vardım. Eğer konuşulacak konu iyi ve "sınırlı" belirlenmişse sonuç alınabiliyor. Ancak genelde bu yapılmıyor. "Projenin genel değerlendirmesi" gündemli toplantının başarısızlıkla sonuçlanacağı daha başlamadan bellidir. Toplantısız günler dilerim herkese...

"Düşler Ülkesi" Film

Peter Pan'ı bilmeyen yoktur sanırım. Benim gibi okumayanlardan olsanız bile duymuşluğunuz vardır. Bu hikayenin oluşum sürecini merak ediyorsanız ya da 1900'lü yılların başında İngiltere'nin olağanüstü doğasını görmek istiyorsanız ya da insanın içinde güzel duygular uyandıran bir film izlemek istiyorsanız Düşler Ülkesi (Finding Neverland) filmini izlemelisiniz. 7 dalda oskar ödülüne adaydı. Ancak, eğer yanılmıyorsam, hiç bir dalda oskar alamadı. Gene de Johny Depp ve Kate Winslet'in oyunculukları başarılı. Filmin küçük oyuncuları da oldukça iyi. Dustin Hoffman'ın rolü küçük. Yer yer gözleriniz dolarsa sıkmayın kendinizi. Düşler ülkesine olan inancınızdır belki de gözlerini yaşartan. Belki de onlar olmasa hayatın gerçekleri daha zor dayanılır olur.

Özgür Yazılım

Özgür yazılım ile ilgili bir etkinliği duyurmak istiyorum sizlere. Mart 4-5, 2005 tarihlerinde Özgür Yazılım ve Açık Kaynak Günleri / 2005 isimli bu etkinlik Bilgi Üniversitesi'nde adres: Kurtuluş Deresi Cad. No:47 Dolapdere- İstanbul Harita için tıklayın . Etkinliğin programı için tıklayınız. Özellikle ülkemiz gibi kaynağı kıt ülkelerde, bir çok temel ihtiyaç için bile para bulunamazken, bilgisayar programlarına akıl almaz lisans ücretleri ödemek yerine açık kaynak kodlu uygulamaları desteklemek gerekli.

Frankfurt İzlenimleri - 2

Bu kez Türkiye'den yazıyorum. 1 haftalık Frankfurt gezimiz bitti. Yeniden ülkemize döndük. Şubat ayına göre iyi sayılabilecek havayı görünce sevindik, trafiği, çözümsüz diğer sorunları görünce üzüldük. Sevimsiz bir kent olarak değerlendirmiştim ilk yazımda Frankfurt'ta. Turist olarak bakınca halen aynı fikri savunsam bile yaşamak için düşünüldüğünde oldukça iyi olanaklar sunan bir kent. Çok iyi düzenlenmiş toplu taşıma sistemi var. U ve S Bahnlar ve tramvaylardan oluşan raylı taşımacılığa otobüsler de eklenmiş. Sistem gerçekten iyi işliyor. 1 haftalık kart alınca (18,90 ?) istediğiniz kadar gezebiliyorsunuz. Tabi belirli bir bölge içinde (ki bu verdiğim fiyat Frankfurt kent merkezi için geçerli. Havaalanı dahil değil) Yemekler bizim alışageldiğimiz yemeklere göre çok az çeşitli. Patates bol ve ucuz olduğu için her yemeğin yanında patatesi çeşitli şekillere sokup yiyorlar. Bunun yanı sıra sosis, bira, elma şarabı ve brezel isimli tuzlu simit favori yemekler. Yemek yemek için gök

Frankfurt Izlenimleri - 1

Buz gibi bir Frankfurt gununden selamlar. Ne yazik ki yazmakta oldugum klavyede Turkce karakterler yok. Bu nedenle okumakta zorlananlardan ozur dilerim. Pazar gununden bu yana Almanya`nin simdiye kadar girdügüm ve gezdigim en sevimsiz kentindeyim. Epey dusundum bu kenti sevimsiz yapan ne diye. Sanirim Mainhattan diye anilan Manhattan a benzedigi ileri surulen dev binalari. Soguk havayi da dikkate almak gerekir gerci. Camur renginde akan Main nehrinin katkisini da yadsimak olmaz. Son olarak kentin kozmopolitligini de unutmayalim. Avrupa`nin ve Almanya`nin merkezinden yer almasi nedeniyle uluslararasi bir cok sirket ve banka Avrupa merkezi olarak Frankfurt u secmis. Avrupa Merkez Bankasi da bu sehirde. Amerka aktarmalarinin da cokca yapildigi Avrupa`nin en buyuk havaalanlarindan birine sahip. Tren istasyonu da bir kavsak noktasi. 1944 yilindaki bombalamalardan nasibini almis ve bir cok tarihi yapi yilalr sonra aslina uygun olarak yeniden insaa edilmis. Goethe, Almanya`nin onemli sair ve

"Kanada Salamı" film

Dün (8 Şubat 2005) CNBC'e kanalında Michael Moore imzalı Kanadan Salamı vardı. Ülkesini cesurca eleştiren Moore, ilerleyen yıllardaki filmlerine bakınca özellikle, Kanada ile ilgili bir takıntıya sahip. Kanada Salamı 1994-95 gibi vizyona girmiş. Filmde ABD başkanının halkını uyutabilmek için uyduruk bir gerekçe ile, hatta bu gerekçeyi de kendisi yaratarak, Kanada'ya savaş açması konu ediliyor. Vietnam ve Kore savaşlarının da benzer şekillerde tezgahlandığı iddiasına da yer verilmiş filmde. 2001 yılından, ikiz kulelere saldırıdan, çok önce çekilmiş olan Kanada Salamı'nda Moore, sanki bu günleri anlatmış. Ya da bu gün ile o gün arasında bir şey değişmemiş. Klasik iktisatın en temel varsayımı, hatta tartışmasız kabul ettiği gerçek, "ihtiyaçlar sınırsız, kaynaklar kıttır". Bu varsayımda kaynakların kıt olduğu bir gerçektir. Tartışmalı olan ise ihtiyaçların sınırsızlığıdır. Eğer bu varsayımı doğru kabul edersek bu durumda, kıt olan kaynakların sınırsız olan ihtiyaçlar