Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Kasım, 2013 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Sayısal karasal televizyon: alıcılar

Bu yazıyı bir dizi yazısının ilki gibi kurguladım. Vakit buldukça dizinin diğer yazılarını da ekleyeceğim. Aklımdaki bölümler şöyle: yayıncılar, dağıtım şirketi, cihaz üreticileri, reklam. Ne yazık ki zamana yayılmış bir dizi olacak. Dizi bittiğinde umarım, ülkemizde, belki bir gün başlayacak, sayısal karasal televizyon yayıncılığı eko sistemini bütün olarak görüp değerlendirmeye yardımcı olacak bir metin ortaya çıkar.  2006 yılı Şubat ayında Çamlıca vericisinde televizyonlardan canlı yayınlanan tören ile sayısal karasal yayının kurdelesi kesilirken standart DVB-T MPEG 2 idi. Köprünün altından sular, teknolojisi dünyasından çok transistörler geçti ve bugüne geldiğimizde, belirlenen yeni standart DVB-T2 ve MPEG 4. Önümüzdeki ay yapılacak uluslararası bir etkinlikteki sunumların birinin başlığı: Sayısal karasal televizyonun geleceği Almanya 2017 DVB-T2 HEVC. Şimdilik sayısal karasal televizyona geçişin 2017'den önce olacağını umarak, DVB-T2 MPEG 4 standardının baki olduğunu varsa

Marksizim ve Cinsel Devrim / Aleksandra Kollontay

Sovyetler Birliği'nde bir dönem bakanlık görevinde de bulunan Aleksandra Kollontay'ın (kitabın kapağında Kollontai, iç kapağında Kollantai diye yazılmış olsa bile internet ansiklopedisi wikipedia'daki bilgiyi daha doğru bulduğum için Kollontay'ı kullanacağım) çeşitli tarih ve ortamlarda yaptığı konuşmalar / sunumlar / yazılardan oluşturulan bir derleme Marksizm ve Cinsel Devrim. Tüm Zamanlar Yayıncılık tarafından K. Yalım'ın Fransızca'dan çevirisiyle Nisan 1992'de ilk baskısını yapmış. 199 sayfalık kitap dört bölümden oluşuyor.  Aile bunalımı, yeni kadın, aşk ve ilk deneyler başlıklı bölümlerde sosyalizm pratiğinin ilk yıllarına kadar aile / kadın / cinsellik konularında Kollontay'ın görüşlerine yer veriliyor. Konuya teorik tartışma kadar uygulama pratikleri üzerinden de yaklaşılıyor. Hayat nasıl örgütlenecek, kadın nasıl özgürleşecek, miras hukuku, çekirdek aile ve soyun baba üzerinden devamı gibi konularda Marx ve Engels de kitaplar yazmış. Kollony

sayısal karasal televizyon: güncel sorulara yanıtlar

Son dönemde kimi forum sayfalarında birbiriyle çelişen yorumlar / haberler okuyorum. Kerameti kendinden menkul bu yorum / haberleri okuyunca çoğunlukla gülümsüyorum. Kimi yorum / haberlerin yazdırıldığı / yönlendirildiği aşikar. Ancak, son dönemde ciddi bir bilgi kirliliğinin de yaşandığını gözlemleyince daha önce yazdığım sıkça sorulan sorular yazısını güncellemenin doğru olacağına karar verdim. Umarım faydalı olur. Nedir bu sayısal karasal televizyon? Televizyon yayınları temelde iki ortamda izleyiciye ulaştırılır. Kablosuz yöntemler uydu, karasal ve 4G/Wimax olarak sayılabilir. Sayısal karasal televizyon, karasal vericiler ile evimize ulaştırılan yayındır. Bunun için ülkenin dört bir tepesine verici yerleştirmek ve bu vericilere televizyon yayınını ulaştırmak gereklidir. Ne zaman başlayacak? Yanıtı bugün için belirsiz olan soru. RTÜK'ün planlamalarına göre Ankara'da 20 gün önce düzenli yayınların başlamış olması gerekiyordu. Ancak ulusal multipleks kapasitesi ta

deneyerek öğrenin: Feza Gürsey Bilim Merkezi ve İşte Güneş sergisi

Feza Gürsey Bilim Merkezi , Ankara'da yaşayanlar için büyük bir şans. Zamanında golf sahası için ayrılan Altınsoy'un belediye başkanlığı döneminde park olarak Ankara'nın hizmetine sunulan Altınpark içerisinde yer alıyor. Deneyerek öğrenmenin keyfine ailecek varabileceğiniz bir yer. Henüz 4,5 yaşındaki kızlarımızın da 40 yaşına gelmek üzere olan bizlerin de ilgisini çeken deney setleri vardı. Merkezi gezerken rehberlik yapan görevlilerin de bulunması işleri kolaylaştırıyor.  Bu önemli bilim merkezi üç ay boyunca önemli bir sergiye de ev sahipliği yapacak. Sergiyi şehrimize getiren Alman Kültür Merkezi olarak bildiğimiz Goethe Enstitüsü. İstanbul ziyareti sonrasında şehrimize gelen İŞTE GÜNEŞ adlı sergi, Ankara'nın ardından İzmir'e gidecekmiş. Nükleer santrallerini kapatma kararını veren Almanya, yenilenebilir enerji konusunda araştırmalara hız verdi. Rüzgar ve güneş enerjisinde öne çıkan şirketlerin Almanya kökenli olmasına şaşmamak gerekli. Almanya'ya kıy

DigiTAG etkinliğinde ülkemize dair öne çıkan konular

  14 - 15 Kasım 2013 tarihlerinde İstanbul'da gerçekleştirilen DigiTAG çalıştayında (workshop) bir buçuk günde 5 oturum yapıldı. İlk oturumdaki sunumların dışındaki tüm sunumlar İngilizce'ydi. Eş anlı çeviri hizmeti, en fazla ilk oturumda kullanıldı. Ülkemizdeki duruma odaklı ilk oturumda öne çıkanlarla başlayayım bu yazıya: Konunun tüm tarafları sürecin bu şekilde kilitlenmiş olmasından rahatsız.  Ulusal ihalenin yenilenmesinden önce 6112 sayılı yasada değişiklik yapılması gerekliliği de neredeyse tüm taraflarca kabul ediliyor. RTÜK temsilcisinin sunumunda bu konuda net bir ifadenin yer almadığını da belirteyim. Yayıncı kuruluşların temsilcisi konumundaki TVYD'nin sunumunda lisans bedellerinin yüksekliği ve yatırım maliyeti vurgulandı. Analog karasal yayınların izlenmemiyor oluşundan hareketle sayısal karasal için bu kadar para (lisans + yatırım) veremeyecekleri dile getirildi.  Oturumda iletişim dünyasının temsilcisi gibi görünen konuşmacısı, 4G lisanslamaları,

Dar Koridor / Tülay Güzeler

Ocak 2012'te Kanguru Yayınları'ndan çıkan Dar Koridor, Tülay Güzeler'den okuduğum ilk eser. 125 sayfalık 12 ayrı, ancak birbiriyle ilgili öyküden oluşan eser okuyucusundan dikkat ve özen istiyor. Kolay okunan, sayfaları hızlı çevirebileceğiniz bir kitap değil. Gerçek, gerçeği arayış, ölüm, hayat gibi herkesin her dönem düşündüğü konularla ilgili yazılanlar. Gerçeküstü bir dil var ve okuyanın öykülerin arasında kaybolmasına yol açıyor bu dil kimi zaman. Güzeler'in diğer yazdıklarını da merak ettim Dar Koridor'u okuyunca. Yeni bir yazarla tanışmak, okumak, ne kadar az okuduğumu farkettiriyor her seferinde.

DigiTAG etkinliğinde sürpriz öneri: ANTEN A.Ş. kamu şirketi olsun.

Bir buçuk gün içerisinde otuz beş sunum izlemek yorucu oluyor. Şansıma, bu kez öyle ülkeler arası seyahat etmek zorunda kalmadım. DigiTAG'ın DVB-T2 platformunda deneyimler ve fırsatlar adını taşıyan çalıştayı 14 - 15 Kasım tarihlerinde İstanbul'da gerçekleştirildi. Etkinlikteki sunumlarla ilgili elimden geldiğince yazılar yazacağım. Hatta DigiTAG etiketi oluşturup, bu yazılara daha kolay erişim de sağlayacağım. Ancak biraz zamana ihtiyacım var. Hem sunumların paylaşılmasını beklemek, hem de dinlediklerimi kafamda tartıp yazıya dökebilmek için gerekiyor bu zaman.  Gelelim bu yazının başlığına. Toplamda otuz beş sunum vardı etkinlikte. İlk günün ilk oturumdaki 6 sunum, Türkiye'ye odaklıydı. ANTEN A.Ş.'yi temsilen İbrahim İlker Cücioğlu, RTÜK'ün temsilen Taha Yücel, TRT'yi temsilen Zeki Çiftçi, Televizyon Yayıncıları Derneği'ni temsilen Zahid Akman, RATEM'den Dursun Güleryüz ve son olarak sektöre farklı bir noktadan bakışıyla Ahmet Hamdi Atalay sunumla

Dört mevsim boyunca festival keyfi: Başka Sinema

Kavaklıdere sineması kapandı. Yıllar önce Talip sinemasının, Eti Sanatın kapandığı / dönüştüğü gibi. Ardından Kızılırmak sinemasının salonları çoğalıp küçüldü. Gösterdiği filmler, düzenin / günün dayatmasına fazla direnemedi. Halen, zaman zaman gişesi olmayan filmler gösterse bile, bu dayatmaya dayanmak kolay değil.  Hal böyle olunca, alışveriş merkezlerindeki zincir salonlarda "gişesi" olan filmler dışında bir şeyler arayanlar için iş zorlaştı. Hele Ankara'da yaşıyorsanız işiniz daha da zor. Eskiden Ankara film festivali vardı. Son yıllarda onun da adını duyamaz olduk.  Bu umutsuzluk bulutunu dağıtan "başka türlü bir şey" isteyenler için yeni seçenek Başka Sinema. Ankara'nın göbeğindeki Kızılay Büyülü Fener sinemasının bir salonu, başka türlü filmler gösteriyor. Güncel programa başka sinema'nın web sayfasından ulaşabilirsiniz. Filmlerin gösterimleri sırasında ara verilmiyor.

okumak - yazmak - seçmek

İnsanlar artık okumuyor.  Okumak yerine yazıyor. Aslında "paylaşıyor" demek daha doğru belki de.  Mikro blog sitesi twitter, borsadaki ilk işlem gününde açılış fiyatını neredeyse ikiye katlamış.  Facebook'u en çok kullanan ülkelerin başında geliyoruz. Youtube'a yüklenen videoların izlenme sayılarına, facebook'a yazdığı yazıya gelen "like" sayısına bakıp seçim sonuçlarını anlayamayanlar için bir istastistiği hatırlatayım: Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) 2013 verilerine göre ülkemizde interneti hayatı boyunca hiç kullanmamışların oranı %51,1 . Bu sayı ülkemizde iki kişiden birisinin interneti hiç kullanmadığını gösteriyor. Siz istediğiniz kadar internet üzerinden örgütlenin, çok doğru, çok akıllıca, çok etkileyici argümanlarla fikrinizi savunun / yaygınlaştırın ulaşabileceğiniz kişi sayısı ülke nüfusunun yarısından ibaret. Bu arada bu istatistiğin 16 - 74 yaş arası bireyleri kapsadığını da belirteyim. Bu % 51,1'lik oran ülke ortalaması. Ke

1 Kasım'da Ankara'da sayısal karasal televizyon yayınları başladı mı?

Son günlerde gerek yurt içinden gerekse yurt dışından tanıdıklar yukarıdaki soruyu yöneltiyorlar. Sektörü yakından takip etmeye çalışan kişiler, soruyu soranlar. Özellikle yurt dışında yaşayanların merak ettiği bu sorunun yanıtı ile başlayayım yazıma:  HAYIR. 1 Kasım'sa Ankara'da düzenli DVB-T2 yayınları başlamadı! RTÜK, ülkemizde sayısal karasal televizyona geçiş sürecinin yöneticisi ve uygulamacısı konumundaki üst kuruldur. Bu sürece dair en güncel açıklamaları RTÜK web sayfasından edinebileceğinizi düşünerek kısa bir arama yaptığınızda ulaştığınız metinde 1 Kasım 2013'te Ankara'da düzenli DVB-T2 yayınlarının başlayacağını görebilirsiniz. 1 Aralık'ta Bursa, 8 Aralık'ta İstanbul şeklinde devam eden listede Türkiye'nin 81 iline, hatta ilçe ayrıntısına kadar, tarihler yer alıyor.  Ne yazık ki bu tarihlerin hepsi geçerliliğini yitirmiş durumda. Nedenlerini hatırlatmama gerek var mı bilemiyorum. Tüm tarihçeyi yazmaya benim, okumaya sizin vaktiniz yetm

DVB-T2 deneyimleri İstanbul'da paylaşılacak

Sayısal karasal televizyon yayınları ile ilgili yazılacak, tartışılacak o kadar çok şey var ki. Ancak, bunları kendim söyleyip kendim okumak yerine bir çalıştayda tartışmak çok daha yararlı olacak. Blogumu takip edenler hatırlayacaktır. Bir ay kadar önce T2 sürecini tartışmak için bir çalıştayın toplanması çağrısında bulunmuştum . Çağrıma ülkemiz dışından bir yanıt geldi sonunda: DigiTAG 14 - 15 Kasım 2013'de İstanbul'da DVB-T2 çalıştayı düzenliyor.  Elbette DigiTAG benim çağrıma yanıt vermiş değil. O işin şakası. Çalıştay (workshop) iki günlük yüklü bir programa sahip. Giriş ücretli . DigiTAG üyesi olmayan kuruluşlardan katılanlar için, ki ülkemizde DigiTAG üyesi bir kuruluş yok, 25 Ekim sonrası kayıtlarda, ki 25 Ekim'i geçtik, 250 €. Ücret, benzer etkinliklerle kıyaslandığında oldukça hesaplı. Ancak, bireysel olarak konuyu takip eden bir mühendis için az para değil. Hele avronun son dönemdeki yükselişinden sonra. Etkinliği yerinde takip etme olanağı bulan şanslılard