Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Mart, 2011 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Eurasia Com 2011

Informa Telecoms & Media adlı şirket tarafından dünyanın çeşitli kentlerinde düzenlenen bir seri etkinlikten birisi olan Com etkinliklerinin Avrasya ayağı 2011 yılında İstanbul'da gerçekleştirildi. Haberleşme sektörüne yönelik fuar ve etkinliklerin sayısı az değil. Cebit, Habtekus EMO'nun düzenlediği İletişim Teknolojileri Sempozyumu ilk aklıma gelenler. Eurasia Com etkinliğini benzerlerinden ayıran en önemli özelliği katılım ücretinin son derece yüksek tutulması. Bölgede bulunup bulunmamasına göre değişen katılımcı ücretleri 799 € ile 2199 € arasında değişiyor. Bu kadar yüksek ücretleri ödeyerek etkinliğe kim katılır diye düşünmeyin. Bu yıl düzenlenen etkinliğe kayıt yaptıran katılımcı sayısı 400'ü aşmış. Tabii bu ücretleri ödemeyen benim gibi katılımcılar da bulunuyor. Eğer bölgede çalışan bir operatör olarak kabul ediliyorsanız, katılım ücreti ödemeniz gerekmiyor. Bu kontenjandan yararlanıp kayıt yaptıranların büyük çoğunluğunun etkinliğe katılmadığını görmek üzüntü

Sayısal karasal yayın başlarken kafalardaki sorular

Malum 3 Mart 2011 tarihli Resmi Gazete'de yayınlanarak yürürlüğe giren yeni RTÜK yasasına göre önümüzdeki yıl 3 Mart tarihine kadar sayısal karasal yayın için frekans planları hazırlanmış olacak ve tahsis ihalesi yapılmış olacak. Yani şunun şurasında bir yıldan az zaman kaldı. Düzenli DTT (sayısal karasal televizyon) yayını için. Geniş halk kesimleri için (bu deyimi çok seviyorum :) sayısal karasal yayın hiç bir şey ifade etmiyordur eminim. Şöyle söyleyeyim. Evimizde, uydu yayınları yaygınlaşmamışken çatıların üzerinde bulunan, zaman zaman evin erkeğinin çatıya çıkıp, aşağıya bağırarak ayarlamaya çalıştığı antenler yardımıyla izlediğimiz televizyon yayını analog karasal yayındır. Şimdi bu yayını en yaygın kullananlar taksiciler sanırım. İşte bu analog yayınlar 4 yıl sonunda tamamen yerini sayısal yayına bırakacak. Bu noktada kafalara takılan bir soru var. Piyasada LCD/LED televizyonların büyük bölümünde sayısal karasal yayınları almaya uygun alıcı üniteleri var. DVB-T Tuner olarak

Eurasia Com etkinliği yaklaşıyor...

Telekom sektörünün önemli etkinliklerinden birisi haline gelen Eurasia Com, bu yıl İstanbul'da gerçekleşecek. 29 ve 30 Mart 2011 tarihlerinde İstanbul Swiss Otel'de gerçekleşecek etkinlik, sadece Türkiye'nin değil bölgenin önemli buluşmalarından birisi. Konuşmacılara, programa bakıldığında ilk gün bölgeye ikinci gün Türkiye'ye ayrılmış denebilir. Etkinliğe ilişkin ayrıntıları burada bulabilirsiniz... Etkinliğin ikinci gününe katılacağım. Etkinliğe ilişkin izlenimlerimi siz kıymetli okuyucularımla paylaşacağım...

Eurasia Com etkinliği yaklaşıyor...

Telekom sektörünün önemli etkinliklerinden birisi haline gelen Eurasia Com, bu yıl İstanbul'da gerçekleşecek. 29 ve 30 Mart 2011 tarihlerinde İstanbul Swiss Otel'de gerçekleşecek etkinlik, sadece Türkiye'nin değil bölgenin önemli buluşmalarından birisi. Konuşmacılara, programa bakıldığında ilk gün bölgeye ikinci gün Türkiye'ye ayrılmış denebilir. Etkinliğe ilişkin ayrıntıları burada bulabilirsiniz... Etkinliğin ikinci gününe katılacağım. Etkinliğe ilişkin izlenimlerimi siz kıymetli okuyucularımla paylaşacağım...

Bugünden Kuralım: 21. Yüzyıl İçin Sosyalizm / Michael Lebowitz

Yordam Kitap 'tan 2008 yılında Pelin Üçer - İbrahim Akbulut çevirisi ile çıkmış Lebowitz'in çalışması . Yedi bölümden oluşan 158 sayfalık kitabın ilk üç bölümü ekonomi bilgisine sahip olmayan okura yönelik hazırlanmış. Burjuva kimdir? Artı değer teorisi ne söylüyor? Emek sermaye çelişkisi günümüzde de sürüyor mu? Bu ve benzeri soruların yanıtlarını ilk üç bölümde verdikten sonra asıl meseleye, eğer kurulabilecekse nasıl bir sosyalist düzen hayatta kalabilir sorusunun yanıtına soyunuyor yazar. Bu sorunun yanıtını vermek için Sovyet deneyiminin yaşadığı sorunlara değiniyor. Altıncı bölümde Yugoslav öz yönetim uygulamalarının gün yüzüne çıkardığı yedi sorun tartışılıyor. Sorunları sıralamanın yararlı olduğunu düşünüyorum: Bir işletme içinde düşünenlerle (yöneticiler-karar vericiler) yapanlar (işçiler-memurlar) arasındaki ayrımı nasıl ortadan kaldırırız? İşçilerin yönettiği bir işletmede satışlar düştüğünde ne yapılmalı? Farklı işletmelerde çalışan işçiler arasındaki rekabe

yeni RTÜK yasası - 1 / Klipli haber bültenlerine son!

Yeni RTÜK yasasındaki yeniliklere ilişkin yazılar yazmaya devam. Bu yazıda izleyicileri doğrudan ilgilendirecek konulara değinmek istiyorum: Yeni yasanın en fazla beğendiğim düzenlemelerinden birisi haber bültenlerinde doğal ses dışında dramatik seslerin kullanılamayacağına ilişkin olanı. Yasanın 8.1.ı maddesi şöyle: Tarafsızlık, gerçeklik ve doğruluk ilkelerini esas almak ve toplumda özgürce kanaat oluşumuna engel olmamak zorundadır; soruşturulması basın meslek ilkeleri çerçevesinde mümkün olan haberler, soruşturulmaksızın veya doğruluğundan emin olunmaksızın yayınlanamaz; haberin verilişinde abartılı ses ve görüntüye, doğal sesin dışında efekt ve müziğe yer verilemez; görüntülerin arşiv veya canlandırma niteliği ile ajanslardan veya başka bir medya kaynağından alınan haberlerin kaynağının belirtilmesi zorunludur. Yasa yürürlüğe girdiğine göre, izleyici olarak mevcut haberlerin bu ilkeye ne kadar uyduğunu kontrol edebilirsiniz. Televizyon izlemeyen birisi olarak, sizlere de aynı şeyi

Bu yazıyı Türkiye'den internet çıkışı yapanların büyük bölümü okuyamayacak

Şaka gibi ama gerçek ne yazık ki. Bir kez daha futbol maçlarının izinsiz olarak bloglar üzerinden yayınlandığı gerekçesiyle tüm blogspot.com uzantılı adreslere erişim engellendi. Eminim ki sırada wordpress.com adresli bloglar vardır. Ardından blogcu.com... Bu absürd duruma sebep olan şirketin internetteki iletişim formuna da yazdım. Bence tüm internetin maç yayınları süresince kapatılmasını talep eden bir başvuru yapmaları en kesin çözüm olacaktır. Hatta tüm iletişim şebekelerinin kapatılması daha da iyi olur. Bu devirde bu zihniyetle eminim marka değerleri katlanıyordur. İnsan sormadan edemiyor. Bu yasakçı zihniyet ne zaman değişecek?

Bir Dönem İki Kadın Birbirimizin Aynasında / Oya BAYDAR, Melek Ulagay

Romanlarından ve t24.com.tr 'de yazdığı yazılardan tanıdığım Oya Baydar ile bir zamanlar kitap imzalattığım Osman Ulagay'ın bir yakını olduğunu tahmin ettiğim Melek Ulagay'ın anılarını yazdıklarını öğrendiğimde heyecanlandım. Heyecanımın bir nedeni anı okumayı seviyor oluşum, diğer nedeni ise yaşımızın yetmediği dönemleri, bizzat yaşayanların anlatımıyla dinleme olanağı. Bu heyecanların etkisiyle olsa gerek Şubat 2011 tarihli, 430 sayfalık kitabı bir kaç hafta içerisinde bitirdim. Kitap ile ilgili bir çok gazetede, geçenlerde televizyonda eşim rastlamış, söyleşiler yer alıyor. Yayınlanmasının üzerinden bu kadar kısa süre geçmiş olmasına karşın kitabın bu denli ele alınıyor oluşu sevindirici. Okumayan insanlardan oluşan bir toplumuz. Okumaz ve yazmazız çoğumuz. Sorulduğunda okur-yazar olduğumuz söylesek bile gerçek böyle değil. Yaşadıklarını paylaşan Baydar ve Ulagay'a teşekkür ediyorum. Yaptıkları hiç kolay bir şey değil. Baydar'ın deyimiyle: biri burjuva, öteki