Ana içeriğe atla

IPv6 Konferansı ardından

Tübitak ULAKBİM, Gazi Üniversitesi, Çanakkale 18 Mart Üniversitesi ile Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurulu (BTİK) tarafından Ankara'da 12-13 Ocak 2011 tarihlerinde düzenlenen Ulusal IPv6 Konferansı'na ilişkin bir kaç not düşeyim. Öncelikle belirtmem gerekir ki, bir çok etkinliğe katılmış biri olarak, konferansa katılım muhteşem düzeydeydi. Hem katılımcı sayısı benzer etkinliklerle kıyaslanmayacak kadar fazlaydı, hem de katılımcıların konuyla ilgililik düzeyi çok yüksekti. Rixos Grand Ankara otelinin büyükçe salonlarından birisinde 400'ün üzerinde kişiyle yapılan açılış sonrası ikinci gün bile 300'ün üzerinde izleyici vardı. Bu kalabalık ve ilgili dinleyiciler organizasyon heyetini mutlu ederken, makale sunanları yer yer üzdü. Dün gerçekleşen oturumlarda bir iki makale sahibi, deyim yerindeyse sunduklarına sunacaklarına pişman oldular. IT sektöründe genç, bilgili çok insan var. Araştırıyor, sorguluyor ve lafını esirgemiyor. 
Konuya uzak olan okuyucularım için kısa bir özet yapmaya çalışayım. IP, internet protokolü kelimelerinin baş harflerinden oluşan bir kısaltma. İnternet, bugün kullanmakta olduğumuz şeklinden çok farklı amaçlar için tasarlanmış bir ağ olunca, ağa bağlı toplam cihaz (o dönemde sadece bilgisayarlar düşünülmüş aslında) sayısının 2 üzeri 32 adet adresle tanımlanabileceği planlanmış. Bu sayı aslında epey büyük. Ancak gelişen teknoloji, interneti planlandığı gibi askeri/akademik bir ağdan bugünkü haline dönüştürünce IP adresi yetersizliği ortaya çıkmış. 1990'lı yıllarda tükenmeye yüz tutan global IP adreslerini daha verimli kullanmanın yolları geliştirilip NAT diye bilinen uygulamalara başlanmış. Bilgisayar ağlarında binlerce bilgisayara yerel IP adresleri verip, internet bağlantı ucunda ise global bir IP adresi ile dünyaya açılmak olarak özetlenebilecek NAT uygulamaları IP adresi sıkıntısını açmazını ötelemiş. Gelin görün ki bu NAT, çözüm olduğu kadar gelişen ve farklılaşan uygulamalar önünde sorun da olmaya başlamış. Zaten giderek azalan IP adresleri sorunu da sürüyormuş. Masal anlatır gibi bir yazı oldu farkındayım. Teknoloji ile arası iyi olanlara göre yazmadığımı düşünerek olabildiğince anlaşılır bir dil kullanmaya çalışıyorum :)
Lafı uzatmayayım, IETF diye bir kuruluş, sektör temsilcileri bir araya gelip bu IP adresi sorununu kökten çözelim demişler. Bu kökten değişiklik yapılırken IPv4, yani hali hazırda kullandığımız IP sürümünün bilinen dezavantajlarında kurtulmak, gereken ancak IPv4'te olmayan özellikler koymak üzere IPv6'yı tasarlamışlar. 32 bitlik adres uzunluğu 128 bite çıkartılmış. Yani artık 2 üzeri 128 tane IP adresi olacak. Bu sayı öyle trilyonlarla ifade edilemiyor. Çok çok çok fazla diye akılda tutabiliriz. 
IPv6 olunca ne olacak? Artık evlerdeki tüm aletlerin global IP adresleri olacak. Buzdolabımızın içindeki süt bittiğinde markete sipariş verdiğine, televizyonun arızalandığında servis ile iletişime geçtiğine, klimanın enerjisinin havanın durumuna göre otomatik kesildiğine şaşmayacağız. Hepsi global IP adresli birbiriyle haberleşen cihazlar haline dönüşecek. Sadece cihazlar değil söz konusu olan. Sensörler (algılayıcılar) IP adresine sahip olacaklar ve istediğimiz yerden bu sensörlere komut gönderebileceğiz. Cep telefonlarının şarjları daha uzun gidecek (bu son söylediğim telefonu ile internete bağlananlar için geçerli). İnternet iki yönlü olacak diye de özetleyebiliriz konuyu. 
Elbette yukarıda anlattıklarımı korkunç gelişmeler olarak yorumlamak da olanaklı. Bireysel özgürlüklerimizin etrafımızı kuşatan kameralarla azaldığı bugünümüzü mumla arar hale geleceğiz. Orwell'in 1984'ünü hatırlatan şeylerle karşılaşacağız belkide. Ancak teknoloji gelişiyor. Durup seyretmektense onu istediğimiz hale dönüştürmeye çabalamak daha mantıklı. Yazının girişinde bahsettiğim düzenleyiciler beklememişler. IPv6'ya geçiş için ülkemizin önüne bir yol haritası koyabilmek adına TÜBİTAK destekli bir projeye başlamışlar. 2007 yılında başlatılan bu proje öncesi TÜBİTAK ULAKBİM'de yapılagelen araştırmalar ile ülkenin IPv6'ya geçiş süreci planlanmaya başlanılmış. Projenin sonuçlarının konuşulduğu ilk gün ve konunun teknik ayrıntılarının anlatıldığı ikinci gün oturumlarının sektörde çalışanlar için çok yararlı olduğunu düşünüyorum. Başbakan imzalı Aralık ayında yayınlanan bir genelge ile en üst düzeyde yürütme tarafından sahiplenilen IPv6'ya geçiş sürecinin, ülkemizde gereksiz yatırımları engelleyeceğini umarım. DVB-T'ye geçiş için de benzer bir çalışmanın elzem olduğu aşikar. Konferansta sunulan makaleler CD olarak ve basılı olarak konferans katılımcılarına dağıtıldı.  Sunumların elektronik ortama konulacağını bekleyerek konferansın web adresini vereyim: http://konferans.ipv6.net.tr/ Bu etkinliğe katılmayan IT sektörü çalışanlarına küçük bir not: Çok şey kaçırdınız...

Yorumlar

Son haftanın en çok okunan 10 yazısı

bir kez daha, nedir bu sayısal karasal televizyon?

Blog sayfamda DTT etiketiyle yayınlanmış 100'e yakın içerik bulunsa da, geçenlerde buluştuğumuz lise arkadaşlarımın sorusu üzerine, bir kez daha yazmaya karar verdim. Bilenler, okumadan geçebilir. Bilmeyenler ve sektörün uzağındaki kişiler düşünülerek hazırlanmış bir yazıdır.  Soru - yanıt şeklinde kurgulanmış yazılarımın daha çok okunduğu gözlemi üzerine, buyurun sık sorulan sorularla Sayısal Karasal Televizyon: Şimdi tam olarak neden bahsediyoruz? Çanak ile izlediğimiz televizyon mu?

IPTV World Forum İstanbul'un ardından

Bu satırları yazarken etkinliğin ikinci günkü programı devam ediyor. İki günlük, oldukça yoğun program tam zamanında başlaması, zaman çizelgesine uygun devam etmesi ile uluslararası bir organizasyon olduğunu belli etti. Katılım ücretinin yüksekliğinin getirdiği en önemli sonuç etkinlik izleyicilerinin gerçekten ilgili kişiler olmasıydı. Sadece ilk gününü takip edebildiğim etkinlikte TTNet ve AirTies CEO'ları gibi çok üst düzey konuşmacılar söz aldı. Oturumların araları, toplantı salonunun önündeki fuayede kurulan sergileri gezmek için yeterli uzunlukta tutulmuştu.  İstanbul'un en kolay ulaşılabilen otellerinden birisi olduğunu düşündüğüm Mövenpick'in seçilmiş IPTV Forum için. Levent metrosunun çıkışında yer alan otel, aynı zamanda Fatih Sultan Mehmet köprüsünün dibinde. Levent metrosundaki otobüs duraklarında Sabiha Gökçen havaalanına direkt giden İETT otobüsü kalkıyor. Zaten Atatürk havaalanına raylı sistemle, aktarmalar yaparak ulaşılabiliyor. Sabah 6 uçağı Atatürk hav

IPTV World Forum Ardından, Teknik Değerlendirme - 1

Yazının başlığını Teknik Değerlendirme - 1 dedim. Bunun bir dizi yazının ilki olduğunu düşünerek öyle yazdım. Pek uzun yazmayacağı, dizi yapmayı düşündüğüm için. Öncelikle Türk Telekom ve TTNet üzerine görüşlerimi yazayım. Etkinliğin ana destekçilerindendi her iki şirket. Türk Telekom'un üst şirket olarak görürsek, ki öyle aslında, Argela, TTNet ile birlikte sergi alanında büyük yer almışlardı. Argela, yazılım geliştirme alanında çalışıyor. TTNet, malum internet servis sağlayıcısı. Türk Telekom'un etkinlikte açıkladığı stratejisine göre IPTV , internet ve Voice over IP (IP üzerinden ses:VOIP) hizmetini TTNet üzerinden sunacak. İnternet ve telefonu tek faturada birleştirmeyen Türk Telekom, üç hizmet için tek fatura dönemine geçmeyi planlıyor. IPTV'yi itici güç olarak kullanacak. 3 farklı ekrandan (telefon, televizyon ve bilgisayar) televizyon izlemenin olanaklı olacağı ileri sürülüyor. Planlaması kolay, uygulaması ise zor bir hizmet IPTV. Multicast broadband internet bağl

IPTV World Forum Eastern Europe bu yıl İstanbul'da.

Konu ile ilgililerin merakla beklediği etkinlik ilk kez ülkemizde gerçekleştirilecek. Mövenpick Hotel, İstanbul'da 12-13 Ekim (yani haftaya salı-çarşamba) günlerinde toplam 9 oturumda önemli konuşmacıların yer alacağı IPTV World Forum Eastern Europe ile ilgili ayrıntıları web sayfasında bulabilirsiniz. Etkinliğe katılım ücretli. Ücretler epey yüksek. 5 Ekim'den önce kayıt yaptırmışsanız, ki bu iletiyi yazdığım tarih düşünülünce artık çok geç :), 1499 € ödemeniz gerekiyor. Bugün kayıt yaptırırsanız ise 1799 € ödeyeceksiniz. Ancak Free Operator Pass adlı bir seçeneğiniz daha var. Free Attendance For Service Providers olarak ayrıntılandırılan bu seçeneğin tam olarak kimleri kapsadığını çözemedim. Eğer IPTV hizmet sağlayıcılar kastediliyorsa Türk Telekom, TTNet, Superonline gibi şirket çalışanları kapsanmış oluyor. İşin doğrusu kendimi de o kategoriye sokup kayıt yaptırdım :) Ancak kaydımın geçerli sayılıp sayılmadığı belli değil henüz. Neyse, fırsat bulursanız önemli bir etkinlik

IPTV World Forum ardından, gözlemler

Etkinliğin teknik değerlendirmesini önümüzdeki haftaya bıraktım gerçi. Ancak, haftaya kadar bekleyemeyenler için kısa kısa gözlemlerimi aktarayım. Ayrıntılı değerlendirmeler gelecek merak etmeyin... Türk Telekom, yaklaşık 5 yıl önce başladığı IPTV projesinde sona gelmiş. TTNet şirketi üzerinden IPTivibu (TTNet CEO'sunun sunumunda, ki konferansın tümü simultane tercüme falan yapılmadan sadece İngilizce'ydi, bu ismin İngilizce'de that is IPTV anlamına geldiğini söyleyince fark ettim IP tivi işte bu anlamında bir kısaltma olduğunu :) adlı hizmeti sunmaya 2 hafta önce başadıklarını duyurdular. Konferansta soft launch (yumuşak duyuru ?) olarak yapılan duyuru ile hizmetin başlatıldığı söylense bile henüz web sayfasında bu konuyla ilgili bilgilere ulaşılamıyor.  IPTivibu hizmeti için en az 8 MBit/saniye hızında TTNet internet aboneliği gerekiyormuş. Şimdilik 101 kanal, ki bunların içerisinde HD olanları da olacakmış. Etkileşimli hizmetler, flick uygulaması falan da sunula

Kocadağ At Çiftliği Kocadağ Köyü / Havran

Deniz, kum, güneş tatilinden sıkıldıysanız ve Edremit körfezi civarındaysanız size süper bir alternatif: At binmek. Edremit'ten Balıkesir'e giden yol üzerindeki şirin ilçe Havran'ın Kocadağ köyünde bu mekan. Henüz dört yaşında olan iki(z) kızlarımız çok keyif aldılar at binmekten. Altınızda sizden epey güçlü b ir hayvan varken dengede durmaya çalışmak, yorucu bir o kadar da keyifli bir uğraş. Eğer hayatınızda at binmeyi hiç denemediyseniz, emin olun deneyince siz de kabul edeceksiniz, çok şey kaçırmışsınız demektir.    Kocadağ At Çitfliği'nde at binmenin yanı sıra lezzetli mutfağını da deneyebilirsiniz. Mantı, haşlama içli köfte, ızgara köfte ve elbette demleme çay. Fiyatlar derseniz bu konuda ucuz / pahalı yorumu yapmak istemiyorum. Bunun yerine bir kaç seçtiğim ürünün fiyat bilgisini paylaşacağım. Ancak, öncelikle sipariş edeceğiniz yiyeceklerin hepsinin büyük bir özenle hazırlanıp, aynı özenle servis edildiğini belirteyim. Biz mantı, içli köfte, ızgara hellim ve

Anıttepe, sokaklar, anlamlar

Ankara, ne yazık ki, içerisinden su geçen şehirlerden değil. Aslında daha doğrusunu söylersem, içerisinden geçen suların üzerini kapatıp yok eden bir kent. İncesu deresi, Kavaklı dere, Ankara çayı hep üzeri kapatılıp, halının altına süpürülen tozlar gibi gözden ırak tutulup unutulmuş kent suları. Hal böyle olunca Başkent, akar suyun kente sağlayacağı güzelliklerden yoksun. Neyse ki arayan için gizli güzellikler barındırıyor.   Anıttepe, bu gizli güzellikleri saklayan semtlerden. Anıtkabir, yılın her mevsimi caddelerden eksik olmayan turist otobüsleri, resmi bayramlarda protokol için kapatılan yollar, son dönemde sıklıkla düzenlenen mitinglere ev sahipliği yapan Tandoğan meydanı, Çankaya Belediyesi'nin  konserlerinin mekanı Anıtpark Anıttepe denildiğinde ilk aklıma gelenler. Ve tabii, geçenlerde bir yarışmada soru olarak da yöneltilen sokak isimleri: Ordular, İlk, Hedef, İleri, Ata ve Akdeniz caddesi.    Anıtkabir'in sınırını oluşturan 3 cadde bulunur: Gençlik, Mareş

Sayısal radyo - Norveç FM yayınlarını sonlandıran ilk ülke olacak mı?

Blog sayfamda sayısal radyo yayınlarıyla ilgili yazdığım yazılar var. Bunlara bir yenisini eklemenin yeri geldi. Yazıya karar vermemin nedeni, Avrupa Yayın Birliği (European Broadcasting Union: EBU) teknoloji dergisi Tech-i'in Aralık 2013 sayısının başlığı "end in sight for FM?" Dergide FM yayınlarını kapatmayı planlayan Norveç'teki durumu irdeleyen bir yazı var.  Norveç, FM radyo yayınlarını 2017 yılında sonlandırmayı hedefleyen ve bunu açıklayan ilk ülke . Ülkede sayısal radyo yayınları ile FM analog radyo yayınları eş anlı olarak yapılıyor. Sayısal radyonun tanıtılması ve desteklenmesi için kamu yayıncısı NRK ile Norveç'in en büyük özel radyo yayıncısı P4 ortaklığında Digital Radio Norway (DRN) adlı bir yapı kurulmuş . Bu kamu - özel birlikteliği sayısal radyonun yaygınlaştırılması için önemli bir sinerji yaratmış. 2013 sonu itibariyle Norveç'in %90'ını kapsayan iki adet DAB+ multipleksi bulunuyor. Norveç kamu yayıncısının yükümlülüğü ise 2014 son

Sokakbaşı Meyhane, nam-ı diğer Hüseyin'in Meyhanesi

Uzunca bir süredir izlediğim tek televizyon yayını Behzat Ç.'nin Hüseyin'in Meyhanesi mekanı olarak kullandığı Sokakbaşı Meyhanesi'ne sonununda gittim. Hatta yanda gördüğünüz üzere Behzat'ın masasında fotografım da var. Mekan, aslında Behzat Ç. öncesinde de bölgede bilinen sevilen yerlerdendi. Esat dörtyolda, köşebaşında yer alan burayı Behzat Ç.'de mekan olarak kullanmak, muhtemelen Erdal Beşikçioğlu'nun zamanında Sokakbaşı'nın çaprazında bir yer işletmesinden kaynaklanıyordur.  Sokakbaşı'na diziden aşinayız. Havalar iyi olduğunda açık havada büyükçe bir yerleri var. İçerisi de küçük sayılmaz. Mezeler lezzetli, fiyatlar pek ucuz sayılmaz. Dizinin etkisi fiyatlara yansımış görünüyor. Behzat'ın masası rezervasyonlu oluyormuş genelde. Yurt içi ve hatta dışından rezervasyon yapılıyormuş. Mekanın garsonları, kim bölümlerde rol almış. Duvarlarda gazete küpürleri ve diziden görüntülerin yer aldığı fotograflar var.  Yakında final yapacak olan Behzat

Çobanoğlu Restaurant / Eymir Gölü - ANKARA

Senelerdir gidip geldiğim ve her seferinde huzur bulduğum Eymir Gölü ile ilgili ayrıntılı rehber hazırlama işine giriştiğimde, göl kıyısında yer alan mekânları ayrıca tanıtmam gerektiğini fark ettim.  Göl çevresinde araç trafiği tek yönlü olunca, Çobanoğlu'na araç ile ulaşmak epey sürüyor. Gölbaşı tarafındaki kapıyı kullanarak göl kıyısına girdiyseniz, göl çevresindeki turunuzun şık bölümünün son tesisi Çobanoğlu. Adını, geniş bahçesindeki Çobanoğlu çeşmesinden alan bu tesis, kahvaltı, gözleme, ızgara çeşitleri ve sıcak-soğuk mezeleri ile sağlam bir mutfağa sahip.  Eymir gölü, genişçe akan ve kıvrımlarla ilerleyen bir nehre benziyor, haritadan baktığınızda. Bu yüzden, Çobanoğlu'nda otururken küçük bir göl görüyorsunuz. Göl kıyısındaki diğer tesisler ise Çobanoğlu'ndan görünmüyor.  İster bahçesinde oturun, ister soba ile ısıtılan içerisinde çok keyif alacağınızı düşünüyorum Çobanoğlu'nda. TRT tarafındaki kapıdan, yürüyerek ya da bisiklet ile, trafiğin tersi yön